İçeriğe geç

Ay: Eylül 2020

Orhan Tuncay

Orhan Tuncay, 1952 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. Araştırma & Başvuru Kitapları, Biyografi, Derleme & Antoloji kategorilerinde eserler kaleme almıştır. Çıkarmış olduğu ‘Bilge Öyküleri’ başlıklı kitabı ile büyük ilgi görmüştür. Yazarın kitapları çeşitli yayınevleri tarafından okurlarının beğenisine sunulmuştur. 

Kendi Eserleri:

→Bilge Öyküleri (Nokta Kitap)

→Gönlümün Bahçeleri (Gün Yayıncılık)

→Hayata Bakış Açınızı Değiştirecek 14 Öykü (Nokta Kitap)

→Gönlümün Günceleri (Gün yayıncılık)

→Gönlümün Tümceleri (gün Yayıncılık)

→Aşk Sağanağı (Nokta Kitap)

→Gönlümün Köşeleri (Gün Yayıncılık)

→Gönlümün Buseleri (Gün yayıncılık)

→Gönlümün Neşeleri (Gün yayıncılık)

Ahmet Kaya Güzel Sözler Ahmet Kaya Özlü Sözler Ağı Cedide Edebiyat Edebiyatı Edebiyatı cedide Eser Flüt Fünun Kaval Kitap Nedir Ney Neyflüt Neyzen Tevfik Etkileyici Sözler Neyzen Tevfik Güzel Sözler Neyzen Tevfik Kısa sözler Neyzen Tevfik Sözler Facebook Neyzen Tevfik sözleri anlamlı Neyzen Tevfik Sözler Tumblr Neyzen Tevfik Sözler Yeni Neyzen Tevfik Uzun Sözler Neyzen Tevfik Yazılar Neyzen Tevfik Özlü Sözler Ney üflemeli çalgı Orhan Orhantuncay Orhan tuncay eserleri Serveti Servetifünun Serveti fünun edebiyatı Servetifünunedebiyatıtarihi Servetifünun edebiyatı tarihi edebiyatı cedide Tanzimat Tanzimatdönemi Tanzimat dönemi edebiyatı Tanzimat edebiyatı Tarih Tuncay Veri Çalgı Üflemeli Şair Şiir

Click to rate this post!
[Total: 1 Average: 5]

Ney Nedir?

Ney geçmişimizin izlerini taşıyan ve bizlere ait olan ata mirası olarak kabul edebileceğimiz üflemeli ve nefesli çalgı aletidir.

Dini seslendirmeler, ilahiler başta olmak üzere birçok alanda kullanılan bu müzik aleti günümüzde ise birçok müzik türünde sıklıkla yer almaya başlamaktadır.

Sesini duyduğunuz ilk andan itibaren sizi kendine mest edecek olan bu enstrüman eşsiz ses ve tını özelliği ile sizi kendine hayran bırakacaktır. Sizi bulunduğunuz ortamdan ve sırtladığınız hayattan alıp uzak diyarlara götürecek olan bu yanık sese sahip insanın derinlerine dokunan müzik aletini çok beğeneceksiniz.

Ney’i oluşturan büyük kısım gövdedir. Gövde üzerinde nota ve ses basılan delikler mevcuttur. Ayrıca çoğu kişinin dikkatinden kaçan boğumlar yer almaktadır. Gövdenin arka ve ön yüzeylerinde delikler bulunur özellikle arka yüzeyindeki delik kullanıcının tutuş biçimine göre orta alandan hafif bir şekilde sola veya sağa doğru açılarak performansı daha verimli hale getirilebilmektedir.

Ön yüzeyde ise genellikle 6 adet delik bulunmaktadır. Ney’in ilk boğumuna konumlandırılan başpare adı verilen manda boynuzu ve çeşitli ağaçlardan üretilen kısım yer almaktadır. Parazvane adı verilen son parçası ise neyin üçüncü boğumunda yer almaktadır. Yüksük olan bu parça prinç ve gümüş başta olmak üzere birçok metal çeşidinden üretilebilmektedir.

Ney flüt benzeri bir müzik aleti olarak görülse de oldukça kompleks yapıda olmasının yanı sıra ses üretilmenin tam bir gönül ve sabır işi olduğu eşsiz müzik aletidir. Bu eşsiz müzik aletine gönül koyduysanız çeşitlerini de bilmeniz gerekmektedir. Genellikle daha ince seslere sahip olan modeller kız ney olarak adlandırılmaktadır. Si ney modeli ise başlangıç düzeyinde olan kişilerin ilk tanıştığı ney modelidir. Bu adı geçen modellerin dışında ise mi karar, do karar, sol karar ve re karar ney modelleri bulunmaktadır. 

Ahmet Kaya Güzel Sözler Ahmet Kaya Özlü Sözler Ağı Cedide Edebiyat Edebiyatı Edebiyatı cedide Eser Flüt Fünun Kaval Kitap Nedir Ney Neyflüt Neyzen Tevfik Etkileyici Sözler Neyzen Tevfik Güzel Sözler Neyzen Tevfik Kısa sözler Neyzen Tevfik Sözler Facebook Neyzen Tevfik sözleri anlamlı Neyzen Tevfik Sözler Tumblr Neyzen Tevfik Sözler Yeni Neyzen Tevfik Uzun Sözler Neyzen Tevfik Yazılar Neyzen Tevfik Özlü Sözler Ney üflemeli çalgı Orhan Orhantuncay Orhan tuncay eserleri Serveti Servetifünun Serveti fünun edebiyatı Servetifünunedebiyatıtarihi Servetifünun edebiyatı tarihi edebiyatı cedide Tanzimat Tanzimatdönemi Tanzimat dönemi edebiyatı Tanzimat edebiyatı Tarih Tuncay Veri Çalgı Üflemeli Şair Şiir

Click to rate this post!
[Total: 1 Average: 5]

Tanzimat Edebiyatı

  • Tanzimat Fermanının ilanından (1839) sonra bu edebiyatın tohumları serpilmeye başlamıştır.
  • Batılı tarzda ilk eserler bu dönemde verilmeye başlanmıştır.
  • Hak, adalet, özgürlük, vatan kelimeleri bu dönemde ilk defa kullanılmaya başlanmıştır.
  • Tanzimat edebiyatı kendi arasında ikiye ayrılır: Birinci ve İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı)
  • Yazı dilini halkın anlayacağı dile yakınlaştırmaya çalışmışlardır.
  • Tiyatroyu halkı aydınlatma aracı olarak görmüşlerdir.
  • Toplumcu bir çizgi tutmaya çalışmışlardır.
  • Divan edebiyatındaki “bölüm güzelliğine” karşın “konu bütünlüğüne, güzelliğine” önem vermişlerdir.
  • Tanzimat birinci dönem sanatçıları (Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi) ikinci dönem sanatçılarına göre daha halkçı olmuşlardır.

Ahmet Kaya Güzel Sözler Ahmet Kaya Özlü Sözler Ağı Cedide Edebiyat Edebiyatı Edebiyatı cedide Eser Flüt Fünun Kaval Kitap Nedir Ney Neyflüt Neyzen Tevfik Etkileyici Sözler Neyzen Tevfik Güzel Sözler Neyzen Tevfik Kısa sözler Neyzen Tevfik Sözler Facebook Neyzen Tevfik sözleri anlamlı Neyzen Tevfik Sözler Tumblr Neyzen Tevfik Sözler Yeni Neyzen Tevfik Uzun Sözler Neyzen Tevfik Yazılar Neyzen Tevfik Özlü Sözler Ney üflemeli çalgı Orhan Orhantuncay Orhan tuncay eserleri Serveti Servetifünun Serveti fünun edebiyatı Servetifünunedebiyatıtarihi Servetifünun edebiyatı tarihi edebiyatı cedide Tanzimat Tanzimatdönemi Tanzimat dönemi edebiyatı Tanzimat edebiyatı Tarih Tuncay Veri Çalgı Üflemeli Şair Şiir

Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]

Servet-i Fünun Edebiyatı

Servet-i Fünun Edebiyatı (1896-1901)

Recaziade Mahmut Ekrem’in önderliğinde Servet-i Funun Dergisi etrafında toplanan bazı gençler Tevfik Fikret’in derginin başına getirilmesiyle edebi bir topluluk özelliği kazanır.

Sonraları Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Rahit Yalçın, Celal Sahir Erozan, Ali Ekrem Bolayır , Halit Ziya Uşaklıgil’in katılımıyla genişler.

Devlet yönetiminin baskıcılığını bahane ederek toplumsal konulara eğilmediler.

Fransız edebiyatından etkilendiler.

Aruz başarıyla ölçüsü kullanılmıştır.(Sadece Tevfik Fikret “Şermin” adlı eserini hece ölçüsüyle yazmıştır.)

Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]

CPU Kullanımı Nedir? CPU Limitleri Ne Anlama Gelir?

CPU yani işlemci, bilgisayarlarda tüm işlemleri yapan temel bileşendir. Bir bilgisayarın beynidir demek hatalı bir tabir olmayacaktır çünkü diğer tüm bileşenlerin yönetilmesi ve bilgisayarda yapılan her türlü işlemin hesaplanması CPU’nun görevidir.

Hosting hizmetlerinin sunulduğu sunucular ise, kesintisiz çalışmak üzere tasarlanmış bilgisayarlardan başka bir şey değildir.

Dünyadaki tüm web siteleri HTML tabanlıdır. HTML, tarayıcınızda bir sitenin nasıl görüntüleneceğinden sorumludur ve tarayıcınız, HTML kodları işleyerek bir web sitesini size doğru şekilde gösterir. Tabi ki bu süreçte CSS/Javascript vb. etkenler olsa da bunlar bu yazının konusu değil.

Bir PHP scripti ele alırsak, PHP kodlar, sunucu tarafında işlenir ve HTML kodlara çevrilerek tarayıcıya gönderilir. Yani yazılımcının kodu yazarken yapmak istediği her türlü hesaplama, her türlü kontrol ve her türlü işlem, sunucu tarafından işlenerek HTML kodlara dönüştürülür. Basit bir örnek verecek olursak, bir üye girişi sayfasında, gönderilen kullanıcı adı ve şifrenin doğru olup olmadığınu kontrol etmek için PHP kodlar kullanılır. Kullanıcı doğru bilgilerle giriş yapıyorsa bir oturum başlatıp sayfada özelliştirilmiş yazılar gösterilmesi(Hoşgeldiniz xxxx gibi) ya da bu kişinin sitede sayfaları gezerken oturumunun açık olup olmadığı gibi her türlü kontrol, PHP yazılım tarafından yapılır ve yazılım hazırlandığı kriterler ölçüsünde HTML üreterek tarayıcıya gönderir, böylece ortaya görüntülenebilecek bir web sayfası çıkar.

Bütün bu işlemlerin, temelde herhangi bir bilgisayar programından farkı bulunmamaktadır. Windows bilgisayarınızda .exe olan bir programı çalıştırabilirsiniz ve bu program çalışırken özelliklerine göre bir CPU ve RAM kullanımı yapar, web sitelerinde de durum tamamen bundan ibarettir. Arka planda çalışan PHP kodlar, MySQL sorguları gibi bir çok program, web sitenizin çalışması için seferber olur ve ortaya bir HTML çıkarıp tarayıcıya göndermek için çalışır.

Sadece HTML’den ibaret olan sayfalar, sunucu tarafında bir işlem gerektirmediği için, yaptıkları CPU/RAM kullanımları son derece önemsizdir. Ancak PHP/ASP gibi yazılımlar için bu durum böyle değildir, yazılan kodlara ve yapılan işlemlere göre sistem bir CPU kullanımı yapar yani işlemci gücü kullanır.

Daha net bir örnek vermek gerekir ise, WordPress bir sitede, bir ziyaretçi siteye girdiğinde WordPress’e ait PHP kodlar çalışmaya başlar. Bu kodlar MySQL üzerinde de sorgular çalıştırır ve veritabanından yazıları alır, kurulu tema ve eklentiler ayrı kodlar çalıştırıp istenen işleri yapar ve sonuç olarak ziyaretçi, arkaplanda PHP kodların işlediği ve HTML’e dönüştürdüğü bir sayfayı görüntüler. Sitenin açılma süresi boyunca, bu işlemler arkaplanda çalışıyor demektir.

Buna göre, bir web sitesinin hızı için en önemli etkenin sitede çalışan yazılım olduğunu söylemek hatalı değildir.

Her türlü görsel, javascript, HTML gibi statik yani sunucu tarafında işleme tabi tutulmayan öğeler, büyüklüklerine göre açılış hızına etki etse de çok büyük içerikler kullanılmadıkça bu öğeler hız açısından önemsizdir. Örneğin, web sitenizin anasayfasına her biri 5MB boyutunda 5 adet resim koyarsanız, sitenize bir ziyaretçi girdiğinde sitenin yüklenmesi için 25MB dosya indirmesi gerekir. Bu süreçte sunucu tarafında bir kod çalıştırılmaz, bu yüzden bu işlemin CPU kullanımı yok sayılabilecek kadar düşüktür, ancak kullanıcı internet hızına göre 25MB dosyayı indirene kadar zaman kaybedecek ve site geç açılıyor olacaktır.

Bunun yanında ise HTML, görseller ve her türlü statik öğrenin toplamının 1MB civarında olduğu bir web sitesini ele alırsak, ortalama bir kullanıcınun internet bağlantısının bu veriyi indirmesi 1 saniye altında sürecek olsa da, arkaplanda çok fazla PHP kodları ve MySQL sorguları çalışıyor olabilir ve bu işlemler tamamlanana kadar saniyeler geçebilir, bu sebeple site geç açılabilir.

PHP-ASP, MySQL ve benzeri her türlü sunucu tabanlı yazılımın bir bilgisayar programı olduğunu anladığımıza göre, şimdi biraz daha detaya inebiliriz.

İyi kodlanmış, gereksiz işlemler ve sorgularla boş yere sunucuyu yormayan ve web siteleri için hazırlanan yazılımlar, genellikle sunucu tarafından 1sn’nin altında bir sürede işlenir ve bu süreçte çok düşük işlemci gücü kullanırlar. Yine WordPress’den örnek vermek gerekirse, WordPress ne yazık ki barındırdığı özellikler sebebiyle bu şekilde düşük işlem gücüne sahip duyan bir yazılım olarak lanse edilemez, aksine oldukça yüksek işlemci gücü kullanır. Kurulan tema ve buna bağlı özellikler, kurulan eklentiler yani eklenen her özellik de ilave olarak PHP hesaplamaları ve sorgularına yol açacak olup web sitesini yavaşlatacak, oldukça yüksek işlemci kullanan ve uzun süre boyunca bu hesaplamaların sonlanmadığı siteler ziyaretçilere yavaş açılan sayfalar olarak geri dönecektir. Çünkü arka planda çalışan kodlar işlem yaparak ziyaretçiye HTML sunmak için çalışmaktadır. Tam olarak bu noktada ise “cache” yani önbellekleme eklentileri devreye girmekte olup, her yeni ziyaretçide bu HTML’i oluşturmak için hesaplamalar yapmak yerine, bu tip eklentiler oluşturulan HTML’i kaydeder ve sonraki ziyaretçiye tekrar bu hesaplamaları yapıp işlemci gücü harcamadan ve zaman kaybetmeden sunar. İyi hazırlanmış cache yazılımları bunu yaparken oldukça düşük CPU gücü kullanır. Örnek olarak, web sitenize girildiğinde yazılımınız 3 saniye boyunca %60 CPU kullanarak sayfayı sunabiliyorsa, iyi bir cache yazılımı ile 1sn’den kısa sürede ve %5’in altında CPU kullanımı ile sayfayı sonraki ziyaretçiye sunabilirsiniz.

Linux sistemlerde, %100 CPU kullanımı demek, 1-core kullanım anlamına gelmektedir. Yani 8 çekirdekli bir işlemci olan bir Linux sistemde, kullanılabilecek CPU miktarı %800’dür. 32 çekirdekli bir sistemde ise %3200 olacaktır. Dolayısıyla web hosting hizmetlerinde size %100 CPU limiti sunuluyorsa, o sunucudaki tüm çekirdekler dahil tüm işlemci gücünü kullanabileceğiniz anlamına gelmemektedir.

Web siteniz yüksek ziyaretçi alıyorsa, yazılımınızın CPU kullanımı normalden daha da önemlidir. Çünkü web siteniz sayfayı sunabilmek için 2 saniye boyunca %50 CPU kullanıyorsa, aynı anda 2 kişi girdiğinde 2 saniye boyunca %100 CPU kullanımı yapacak demektir. Bu da demektir ki, aynı anda siteye giren 3. ziyaretçi, diğer 2 işlemin sonlanmasını bekleyecek, sonra kendi girişi için tekrar işlem başlayacak, yani sayfaya 4 saniye gibi bir sürede ulaşabilecektir. Daha yüksek CPU kullanımı yapan yazılımlarda bu durum daha da kötü bir hale gelecek ve site bir noktadan sonra açılmaz hale gelecektir. Çok yüksek ziyaretçi alıp yazılımı çok iyi şekilde optimize edilmiş web siteleri hiçbir sorun yaşamazken ve çok hızlı çalışırken, sorunlu yazılıma sahip web siteleri sadece 1-2 kişinin girişiyle bile ciddi yavaşlıklar yaşayabilmekte ve açılmaz hale gelebilmektedir.

Sonuca bağlamak gerekirse, web sitesindeki HTML, CSS, Javascript, görsel vb. statik öğelerin web sitesi hızına sadece bağlantı hızı(bant genişliği) boyutunda etkisi olurken, arkaplanda çalışan yazılımınızın yaptığı işlemler sunucunun yanıt süresini belirler. GTmetrix gibi online sorgulama araçları, web sitenizin statik öğelerini kontrol ederek resim boyutlarını küçültmeniz, Javascript/CSS vb. statik öğeleri düzenlemeniz konusunda sizleri yönlendirir ve bant genişliğine yönelik optimizasyonlar önerir. Bunların optimize edilmesi ne kadar önemli olsa da, bu düzenlemelerin CPU kullanımına hiçbir etkisi olmayacaktır. CPU kullanımının azaltılması için arkaplanda çalışan yazılımın kodlarının incelenmesi ve gereksiz her türlü hesaplamanın kaldırılması, gereksiz her türlü veritabanı sorgusunun sadeleştirilmesi/kaldırılması gibi işlemler gerekir. Böylece sunucu, çalıştırmak istediğiniz yazılımı daha kısa sürede ve daha az CPU gücü kullanarak çalıştırır ve web siteniz çok daha hızlı çalışır bir hale gelir.

Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]

Ahmet Kaya Sözleri

Bu hasretlik kalır gitmez teninde! Eksilmez acılar ezik yüreğimde..

Bırak ay gitsin, sen kal bu gece…

Ah ne fayda ah ne fayda… Kefen beyaz ah ne fayda…

Ben derdimi kimseye söyleyemedim.

Tutsam şu karanlığı tutsam da yırtsam.

Bir ben kaldım, bir ben kaldım, tenhasında gecenin, avutulmamış ben.

Hesabım kalsın mahşere, elimi yıkar Giderim…

Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette..

Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe, yine de bu yangını söndüremedim.

Dışarıda kar yağıyor, benim içime yağmur…

Kendine iyi bak.. Beni düşünme.. Su akar yatağını bulur..

Parmak uçlarına değen sıcaklık, incinen bir hayatın yarasıdır.

Sakin göllerin kuğusuyduk, olmasaydı sonumuz böyle.

Söyle yağmur söyle. Değmeden yüreğime. Söyle gökyüzüne. O nerde…

Gözüm yaşarıyor yüreğim yanıyor, olmasaydı sonumuz böyle…

Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun…

Şimdi saat yokluğunun belası, sensiz gelen sabaha günaydın..

Şimdi bütün iyi niyetlerimi, bir bir yargılayıp asıyorum…

Beni bilimle anla iki gözüm felsefeyle anla ve tarihle yargıla.

Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya, bu hep böyle böyle gider mi.

Yalnızlığım benim pasaklı kontesim, ne kadar rezil olursak o kadar iyi...

Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın. Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.

Hey gönül gene bu gece, kederim geceden yüce. Gel susalım beraberce, böyleymiş kara yazımız.

Kırmızı rujlu sokakların, aşağılık pazarlıkların, adı anılmayacak benle. Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım, başkaldırıyorum.

Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi, yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi.

Kokunu verirken vazomda güller, yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.

Giderim buralardan, giderim bir akşam üstü… Umurunda olmaz, umurunda olmaz, umurunda olmaz bilirim…

Giden bu yolculardan, en çok ben şanssızım. Ne kadar çok yaşadıysam, o kadar çok yalnızım.

Çeketimi yağmurlara astığımdan beri, tehlikeli şiirler yazar dünyaya sataşırım. 

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin, ki bu yaşlar utangaç boynunun kolyesi olsun…

Bazen bir uçurum kalır, bazen de martıların ardından. Velvele koparan bir leş kalır, bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.

Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün telsizlerde adım okunur..

Haykırsam duyamazsın. Çağırsam gelemezsin. Yürekten sevemezsin sen.

Sonbahar damlardı damlarımıza, biz seninle sararırdık. Aydınlanlansın diye şu kirli yüzler, biz durmadan şavaşırdık.

Acılardan arta kalan işte bu bakışlarmış. Buğu diye gözlerimde, gün batımı bulutlarmış…

Geçip karşımda dursan. Hem bağırsan hem de kızsan. Beni kaleş/kaleşnikof ile vursan. Yine senin derdindeyim.

Bu dağlara bu yollara, toz eyledi aşk beni. Ben yanarım aşk için, ben yanarım gül için.

Sanki gökten kar yerine kan yağıyor, kar altında üşümüş bir çocuk ağlıyor. Yaşlı gözleriyle bana bakıyor, akan gözyaşını içesim gelir.

Ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyorum ve öldükten sonra değil, şimdi anlaşılmak istiyorum.

Bana böylesi garip duygular bilmem neye gelir, nereye gider döndüm işte acı yüreğimden beynime sızar, Bu Günde Ölmedim Anne.

Artık sigarayı günde üç pakete çıkardım. Olsun gözüm olsun. Ne olacaksa olsun!

Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün istasyonlarda afişim durur, beni bir çocuk bile vurur…Dibine vurmuş gecelerden geldim, yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım. Hepinizin gurbetindeyim şimdi.

Dostum dostum güzel dostum. Bu ne beter çizgidir bu. Bu ne çıldırtan denge. Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.

Dibine vurmuş gecelerden geldim. Yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım. Hepinizin gurbetindeyim şimdi…

Dostlukmuş.. Ölüme yürümekmiş.. Üstüne titremekmiş.. Vefaymış! Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış!

İhanetin zincirini tutan utansın. Dönüp arkasına bakan utansın. Dost diye bağrıma bastığım insanlar, arkamı dönünce vuran utansın. 

Varsın böyle geçsin yabancı günler, varsın canımı yaksın yine yalnızlık. Seninle doluyken baktığım dünler, yıkar mı sandın beni bu yalancı ayrılık.

İki damla gözyaşımla satıldım pazarlarda, kırdılar yüreğimi kırdılar azarlarla, sürgünlere yolladılar sabah dörtte yağmurlarla; Ben yandım, siz yanmayın ALLAH aşkına…

Dün gece gördüm düşümde, seni özledim anne. Gözlerinden akan bendim. Düştüm göğsüne, söyle canın yandımı anne..

Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun. Yüreğine beni, beni soruyor musun? Öyle yalnız, yalnız kaldım biliyor musun, türküler söyledim sana duyuyor musun?

Yanımdasın susuyorsun. Susuyor konuşmuyorsun. Bakıyor görmüyorsun. Dokunsan donacağım. İçimde intihar korkusu var. Bir gülsen ağlayacağım, bir gülsen kendimi bulacağım.

Ben hep uçurum kıyılarında dolaşmayı, hep rüzgara karşı koşmayı, uğultulu bir hayatın sesini ve öfkesini ciğerlerimde hissetmeyi, aşkı, devrimleri, başkaldırmayı, muhalif olmayı cesareti sevdim. Ve böyle yaşadım.
Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]

Neyzen Tevfik Sözleri

Şüphemin dalgaları her dini boğdu, aştı, gönlümün yolları gittikçe karanlıklaştı. 

Hayat üç buçukla dört arasındadır; ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın.

Cehaletten serîr-i hakimiyyet çöktü alçaldı, hulasa mülk-ü milletten kuru bir iskelet kaldı. 

Sen takıl da peşine bir sürü ehl-i tarabın, korkmadan gir kanına hikmetin, aşkın şarabın! 

Göbekler perçin olmuş, hava geçmez aradan, bozulmayacak kız mı var, sen haber ver paradan.

İnanmaz ilme, takdire, kulak asmaz tedabire, pes-ü belasını görmek gelir güç çünkü hınzire. 

Boş kafa gezdiren seyyahlar gibi, keşkülünün delik çıkmasın dibi, ariften anlasın seçsin garibi, hakikat yolunda yorulmuş olsun. 

İyi bak kabına, olmasın delik, boşuna taşırsın, gider gündelik. Anında olmalı, ettiğin iyilik, alem duysun diye, inayet etme.

Yüz bin leyla doğar alemde her gün, senin aradığın zevk, sefa düğün. Tutacağın işi önceden düşün; daha ilk adımda nedamet etme. 

Felsefemdir kitab-ı imanım, taparım kendi ruhumun sesine. Secde eyler hakikatim her an, kalbimin ateş-i mukaddesine.

Kapılmışım ak oduna bir kere, katlanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kainatı aşarak geldim. 

Gözünü aç daha meydan var iken, dizginin cambaz elinde neyzen! Girmedim ya kapısından baktım, cenneti at pazarı sandım ben.

Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararı içerim. İkimizde gelsek kıldan köprüye, ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

Duysun aşkın elindeki rebabı, okusun alnında çile kitabı, neyzen gibi günahının hesabı, mezara girmeden sorulmuş olsun.

Kapılmışım ak oduna bir kere, katlanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kâinatı aşarak geldim. 

Sevdanın oduna pek güvenilmez, tutuşursan eğer kolay sönülmez. Bu yolun hükmüdür geri dönülmez, canına kıymazsan seyahat etme. 

Be soysuz! Namaza durduğun yönü bilirsin de, kıble diye, secde edip alnını koyduğun toprağı neden söylemezsin vatan diye?

Dudağında yangın varmış dediler, ta ezelden yayan koşarak geldim. Alev yanaklara sarmış dediler, sevda seli oldum; taşarak geldim. 

Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer içsen de tükenir içmesen de, bu yüzden hayattan tat almaya bak: Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da.

Sanma ki ciddiyet ile sarf ederim sanatımı, ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir. Bezmi meyde sühefanın saza meftun oluşu, nazarımda su içen eşeğe ıslık gibidir.

Bi-namaz deyip beni Hak’tan uzak gören, sığmaz senin hayaline mihrap ü mübrem. Sen sade beş vakitte ararsın Allah’ını, ben her zaman onunla emin ol beraberim. 

Neyzen, çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın? Maliye bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemidir. Neyzen: “Maliye vekili değilim ki, çalarken zevk alayım.

Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler; kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! Dediler. Künyeni almak için, partiye ettim telefon; bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler…

Yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü. Ben gönlümü sana verdim götürü. Sana meftun olduğumdan ötürü sarhoş oldum neyzen, coşarak geldim.

Çıkmıyor bir an ciğerden, geldi sevda hançeri. Hakkın aşkına esir ol, doğum günlerden beri zikreylerim ismini ben gal-u beladan beri. O kadar yandım yakıldım unuttum her yeri.

Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi, çağlayan gözyaşı mı, yoksa ki hicran seli mi? İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi? Çevrilir dest-i kaderle bu şu’unun fili mi?

Yurdu şahane cehalet yeni baştan bürüdü. Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden, softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü. Kara bir kinle taassub pusudan çıktı yine, yurdu şahane cehalet yeni baştan bürüdü.

Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre cahilin korku kokan defterini tanrı düre! Marifet mahkemesinde verilen hükme göre, cennet iflas eder, efsane-i adem de geçer.

Bir günahkâr insanım ben, yok yüzüm Peygambere. İstemem bir türlü gitmek, böyle huzur mahşere. Tesadüf eylerim derken, belki bir gün rehbere, düşmüşem elsiz ayaksız, bak aslan-ı haybere. 

Göründü memleketin iç yüzü, çöktüyse temel. Şimdilik harice karşı yüzümüz olsa dahi yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın. Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.

Kim demiştir kanun alınmıştır ayakaltına, böyle bir halin vukuunda hamiyyet çiğnenir. Devleti yolsuz görenler halt eder bir beldede, kaldırım olmazsa kanun-ı hükûmet çiğnenir.

Yamansın her zaman aldattın beni, kâh düşürdün kahi kaldırdın felek! Mecnun’sun diyerek Leyla peşinden, ıssız vadilere saldırdın felek!

Istırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer, ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer, devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer.

Ney susar, mey dökülür, gulgule-i cem de geçer, ibret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan, nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan.niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan, önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da’vadanutanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.
Click to rate this post!
[Total: 3 Average: 5]

Veri Ağları

Günümüzde teknolojiden söz edildiğinde akla gelenlerin büyük bir kısmının temelinde veri iletişimi bulunmaktadır. Akıllı telefonlardan nesnelerin internetine (IoT: Internet of Things), 4. Endüstri devriminden otonom araçlara kadar birçok teknolojik gelişmenin ana unsurunu veri iletişimi oluşturur.

İnternet, yani kurumsal veri ağları, sunucular ve bunların birbirleri ile olan bağlantıları yaşamımızı kolaylaştıran verimliğimizi artıran birçok teknolojik gelişmeye olanak sağlamıştır. Ancak internet ortamı bilindiği gibi virüsler ve hackerlar nedeniyle siber suçlar için bir zemin oluşturmaktadır.

Veri iletişiminin sağladığı olanaklardan en iyi şekilde yararlanmak ve siber suçların hedefi olmaktan mümkün olduğunca uzak kalabilmek için kurumsal veri ağlarının son

derece dikkatli bir biçimde tasarlanması, kullanılan donanımın özenle seçilmesi ve sistemlerin etkin bir şekilde yönetilmesi büyük önem arz etmektedir.

Veri Ağı olarak müşterilerimiz için veri ağları çözümleri oluştururken yaptığımız işin öneminin farkındayız ve müşterilerimiz için en etkin çözümleri oluşturmak için bütün dünyada kendini kanıtlamış üreticiler olan CISCO, EXTREME NETWORKS ve HUAWEI ile çalışmaktayız.

Her üç markada da kablosuz ve kablolu ağ donanımları, kenar ve omurga anahtarlar, yönlendiriciler ürün portföylerinde bulunmaktadır.

Yerel Alan Ağı (LAN):

Yerel Alan Ağ (LAN) Örneği

Okul, hastane, otel, kamu binası, üniversite yerleşkesi, şirket binaları gibi sınırlı bir alanda bilgisayarların, yazıcıların ya da ağa bağlanabilen diğer cihazların (IP kameralar, IP telefonlar) birbirleri ile iletişim kurduğu veri ağlarıdır.

Ethernet ve Wi-Fi Yerel Alan Ağlarında en çok karşılaşılan teknolojilerdir. Cihazlar arası iletişimde Internet Protocol Suite (TCP/IP) en yaygın iletişim protokolü olarak kullanılmaktadır.

Yerel veri ağları bir ya da birkaç anahtarın, birbirleri ve diğer ağ cihazları ile UTP veya Fiber Optik kablolar üzerinden bağlantısı ile kurulur. İnternet erişimi bir yönlendirici (Router), ADSL modem ve güvenlik duvarı (Firewall) üzerinden yapılır.

Yerel ağlarda artık yalnızca bilgisayar ve yazıcılar değil, IPTV, IP Kamera sistemleri, IP telefon sistemi gibi bileşenler de yer aldığından ağ aktif cihazlarının seçimi ve yapılandırılmasında bu konuların dikkate alınmasında yarar bulunmaktadır.

Cisco – Catalyst 2960X Kenar Anahtar
Cisco Aironet 1830i Access Point
Extreme Networks – X480 Serisi Anahtar

Geniş Alan Ağı (WAN):

Geniş Alan Ağ (WAN) Örneği

Geniş Alan Ağları (WAN), uzak mesafelerde bulunan Yerel Alan Ağlarının ya da cihazların internet üzerinden (VPN) veya bir Telekom Operatörü üzerinden kiralık hatlar, X.25, Frame Relay, MPLS gibi protokoller ile bağlandığı veri ağlarıdır.

Kamu kurumları, bankalar, büyük şirketler, uzaktan eğitim kuruluşlarının merkezleri ve şubeleri arasındaki veri iletişimi Geniş Alan Ağlarına örnektir. İnternet esasen bir Geniş Alan Ağı olarak tanımlanabilir.

Geniş Alan Ağlarında Yönlendiriciler (Router) ve kullanılacak protokole iletişim ortamına göre Modemler belirleyici rol oynar.

IP telefon, IPTV, uzaktan izleme ve uzaktan eğitimde kullanılan çoklu ortam (Multi Medya), birlikte çalışma (collaboration) hizmetleri de kuruluşlara verimlilik ve hız kazandırdığı için Geniş Alan Ağlarında yaygın bir kullanıma sahiptir.

Geniş Alan Ağlarında, kullanım amaçlarına uygun bir şekilde bant genişliği (Band Width) , servis önceliği (QoS), gecikme (Latency) gibi parametrelerinin tasarımda dikkate alınması gereklidir.

Cisco 1921-SEC/K9 Security Router

Kablosuz Ağlar (WLANs):

Kablosuz Ağ (WLAN) Örneği

İki ya da daha fazla cihazın kablosuz olarak veri iletişimde bulunduğu ağlar Kablosuz Ağ (WLAN) olarak tanımlanmakla birlik günümüzde daha çok bir Yerel Veri Ağına bağlı kablosuz erişim cihazları (Access Point) ve bunlar üzerinden ağa bağlı diğer cihazlarla veri iletişimi yapan cihazların oluşturduğu ağ yapısı kastedilmektedir.

Günümüzde kablosuz ağlar IEEE 802.11 standartlarını temel alır. Kablosuz Erişim Cihazları (Access Point) doğrudan Yerel Ağa bağlı olarak kullanılabileceği gibi özellikle büyük yapılarda bir kablosuz ağ denetleyicisi (Controller) üzerinden de yönetilebilir.

Çok sayıda kablosuz Erişim Cihazının olduğu yapılarda gerek wi-fi kanallarının yönetimi, gerekse dolaşım (Roaming) özelliğinin sağlanabilmesi açısından bir Denetleyici (Controller) cihazının kullanımı zorunluluk oluşturur.

Kablosuz Ağ yapılarında öne çıkan özellikler, ağ güvenliği, kablosuz erişim noktalarına aynı anda bağlanabilen istemci sayısı, veri aktarım hızı olup; kablosuz erişim cihazlarının anten yapıları ve polarizasyon özellikleri de artan akıllı telefon ve tablet kullanımı nedeniyle dikkate alınmayı gerektirir.

Cisco 5508 Wireless Controller
Click to rate this post!
[Total: 3 Average: 5]